Çağlayan: Otoda dev yatırımı gece saat 24.00’te konuştuk
EKONOMİ SERVİSİ
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, otomotivde 800 milyon euro’luk yatırımla 5 bin kişiye istihdam sağlayacak yabancı yatırım konusunda son aşamaya gelindiğini söyledi
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’ye otomotiv yatırımı çekme konusunda çalışmaların devam ettiğini belirterek, “Daha dün gece (önceki gece) bakanlığımda, gece saat 24.00’te dünya devi otomotiv yatırımcılarından birinin temsilcileriyle beraber 2 saate yakın toplantı yaptık ve çok önemli mesafe kaydettik” dedi.
DEİK’e bağlı Türk-Katar İş Konseyinin, Katar İşadamları Derneği üyelerinden oluşan heyetin katılımıyla dün İstanbul’da düzenlediği toplantıda konuşan Bakan Çağlayan, 800 milyon euro’luk bu yatırımla 5 bin kişiye istihdam sağlanacağını söyledi.
‘Katar’la övünmüyoruz’
Türkiye’de her 24 saniyede 1 araç üretildiğini, her 30 saniyede üretilen aracın ise ihraç edildiğini belirten Çağlayan, şunları kaydetti:
“Bununla yetinmeyeceğiz. Şu anda dünya otomotiv yatırımcılarının çoğuyla temaslarımız devam ediyor ve birçoğu yatırımlarını Türkiye’de gerçekleştirmek ve yapmak istiyor. Yabancı bir firmayla bir hafta evvel el sıkıştık ve Türkiye’de yatırım yapma noktasında kendileriyle mutabakat sağladık. Bu yapılacak. Yabancı sermayeli bu yatırımla, yaklaşık 600 kişilik istihdam sağlanacak ve yılda yaklaşık 500 milyon euro’luk ihracat gerçekleştirilecek. Bahsettiğim bu projelerin realize olma süresi önümüzdeki üç yıl.”
Katar’daki kişi başına milli gelir ve GSYİH oranları dikkate alındığında, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 480 milyon dolar seviyesinde bulunmasının kendileri açısından çok da övünülecek bir rakam olmadığını ifade eden Bakan Çağlayan, “Bunun milyar dolarlar seviyesinde yapılabileceğini çok net ortaya koyan bir coğrafyaya, ortak kültüre ve ortak ekonomik altyapıya sahibiz” dedi.
Çağlayan, Türkiye’nin demir-çelik, çimento ve beyaz eşyada, dünyada ve Avrupa’da çok önemli bir yere geldiğini, Türk müteahhitlik sektörünün önemli başarılar elde ettiğini, son 5 yılda Katar’da Türk müteahhitlerinin 5 milyar doların üzerinde proje gerçekleştirdiğini kaydetti.
Katar toplantısında Çalık ve Lusail yoktu
Katar’la ilgili düzenlenen dünkü yatırım toplantısına Türk müteahhitlerin ilgisi dikkat çekti. Toplantıya Türk tarafından 43 grup katıldı. Bunların 22’si müteahhitlik firmasıydı. Katar tarafı ise yalnızca dört şirketle temsil edildi.
Katar’dan toplantıya katılan işadamı sayısı ise dokuz ile sınırlı kaldı. Sabah-atv grubunun Katarlı ortağı Lusail’den ise toplantıya katılım olmadı. Sanayi Bakanı Çağlayan’a, ‘ne Katar Emiri’nin sahip olduğu şirketlerin, ne de Çalık grubunun toplatıya katılmaması’ hatırlatıldığında, şöyle yanıt verdi: “Neden katılım olmadığını bilmiyorum. Bu toplantıyı ben düzenlemedim yalnızca konuk olarak davet edildim.” Bir gazetecinin “Katar ziyaretinizde bu anlaşmaya şahit oldunuz mu?” sorusu üzerine de Çağlayan, “Şahit olmadım” dedi.
Artık hedefe değil tahmine bakılsın
ANKARA Milliyet
Merkez Bankası yüzde 4 hedefiyle yola çıkılan enflasyonun yılı yüzde 9.3’le kapatacağını tahmin etti. Başkan Yılmaz, “Artık beklentilerinizi hedefe göre değil, tahmine göre oluşturun” dedi
Merkez Bankası, global piyasalardaki dalgalanmayla petrol ve gıda fiyatlarındaki artışın etkisiyle enflasyon tahminlerini yukarı çekti. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2008 enflasyon tahminini yüzde 9.3 olarak açıklarken, bu tahminin tutması için faiz oranlarının yükseleceği sinyalini verdi. Yılmaz, “Enflasyon, vatandaşın cebinden alınan kanunsuz bir vergidir. Yüzde 4 enflasyon hedefine ulaşılması iki yıldan uzun bir süre alacak” dedi.
Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Daha önceki açıklamalarında sürekli beklentilerin hedefe göre oluşturulmasını vurgulayan Yılmaz’ın bu kez tam tersini söylemesi dünkü toplantıya damgasını vurdu. 2008 enflasyonun yüzde 4 olan hedefin iki katını aşarak yüzde 9.3 olacağını, yüzde 4’e ise ancak 2011’e ulaşılabileceğini tahmin eden Yılmaz, tüm ekonomik birimlerin beklentilerini enflasyon hedefine göre değil, tahmine göre oluşturmasını istedi.
‘Bilmesem ne güzel derdim’
Bir gazetecinin, Yılmaz’ın bundan önce özellikle kamu ücret artışlarında hedef enflasyonun baz alınmasına yönelik açıklamaları bulunduğuna dikkati çekerek, “Çapa olarak enflasyon tahminlerinin baz alınmasını önerdiğiniz gruba kamu da dahil mi?” diye sorması üzerine Merkez Bankası Başkanı, “Evet, dahil” karşılığını verdi. Kamudaki ücretlere enflasyon farkı verildiği için bu yılın etkilenmeyeceğini ifade eden Yılmaz, önümüzdeki yıllar için yapılacak düzenlemelerde ise tahminin esas alınması gerektiğini ifade etti.
Yılmaz, “Merkez Bankası Başkanı olmasanız, bu açıklamaları ekrandan dinlerken ‘eyvah’ der miydiniz?” sorusunu, “Merkez Bankası Başkanı’nın bilgilerine sahip olmasam, ‘ne güzel’ derdim” diye yanıtladı.
‘Başarı grafiğimiz yok, bu bir kredibilite sorunu’
İki yıl üst üste enflasyon hedefini tutturamadıklarını, açık enflasyon hedeflemesine geçtiklerinden bu yana bir başarı grafiklerinin bulunmadığını belirten Yılmaz şunları söyledi:
“Bu önemli bir kredibilite sorunu, kabul ediyoruz. Bize düşen, kararlılığımızı topluma iletmek. Gerekeni yapmaya devam edeceğiz. Verdiğiniz sözü sürekli tutmazsanız bu yalana dönüşür. ‘Bize inanın’ derken söylediğimiz şu: Enflasyon kanunsuz bir vergidir. ‘Enflasyon saptı burada bırakalım’ diyemeyiz.”
AB’nin bir çapa olması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Uluslararası camiaya bugüne kadar yapılanların yapılmaya süreceği konusunda bir yeşil ışık yakmak için IMF ile parasız bir anlaşma olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Yılmaz, IMF ile ilgili yapılan anlaşma neticesinde enflasyon hedefinin revize edilip edilmeyeceği konusunda bir karar verilmediğini, ancak Para Politikası Kurulu’nda bu konunun tartışıldığını anlattı.
‘Gıda enflasyonu 2008’de % 13, 2009’da % 8 olacak’
Enflasyonun tüm dünyada artış eğiliminde bulunduğunu, bunun ana nedeninin ise petrol ve gıda fiyatları olduğunu anlatan Yılmaz, 2009’da enerji, gıda ve hizmet fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerindeki etkisinin 5 puana yaklaşabileceğine işaret ederek şu bilgileri verdi:
“2008 sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımımızı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükselttik. Bu durum, 2008 enflasyon tahminimizin yaklaşık 1.2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden oldu. 2009’da gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşeceğini varsayıyoruz. Bu değişikliğin 2009 enflasyon tahminine etkisi 1.1 puan oldu. 2009’da enerji kalemleri dışındaki (tütün ürünleri ve diğer dolaylı vergiler gibi) mal fiyatlarının sabit kaldığı varsayımı altında; enflasyonun yüzde 4 düzeyine düşebilmesi için gıda, enerji ve tütün dışındaki malların fiyatlarında yüzde 3 civarında deflasyon kaydedilmesi gerekmektedir.”
Amaç, iktisadi faaliyetin olumsuz etkilenmemesi
Enflasyonun 2009 sonunda yüzde 4 düzeyine inmesi için sadece ikincil etkileri değil aynı zamanda 2008 ve 2009’da devam etmesi beklenen doğrudan etkileri de bertaraf edecek bir politika tepkisi verilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz şöyle dedi:
“Böyle bir tepki ise iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen dalgalanmalara yol açabilir. Bu nedenle enflasyonun 2009 sonunda yüzde 4’ün üzerinde gerçekleşeceği öngörülmektedir.”
Ancak tüm bunların, Merkez Bankası’nın daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmediğini vurgulayan Yılmaz, “Tahminler para politikasının kademeli ve ölçülü bir şekilde sıkılaştırıldığı bir duruşa göre yapılmıştır” dedi. Yılmaz kamuya da mali disiplin uyarısında bulundu.
Piyasada nakit sıkıntısı olduğu yönündeki değerlendirmelerine katılmadığını da kaydeden Yılmaz, “Büyümede bir yavaşlama olacak, hiç şüphemiz yok. Ama bunu durgunluk olarak görmüyoruz” dedi.
ABD’li cilt uzmanı Obagi Türkiye’ye yatırıma geldi
ABD’de cilt sağlığı ve ürünleri pazarında yüzde 25’lik payla lider olan Obagi Medical, 2 yıl içinde 3 milyon euro’luk bir yatırımla Türkiye’de bir eğitim üssü açmaya hazırlanıyor.
Türkiye pazarına girişi dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Obagi Medical CEO’su Mazen Youssef, Türkiye’yi yakından izlediklerini belirterek, “Eğitim konusunda yatırım yapacağız ve Türk hekimleri ile birlikte diğer ülke hekimlerini de burada eğiteceğiz” dedi.
Dünyada dermatolog hekimler arasında akla ilk gelen ve sektöründe ‘otorite ve referans’ olarak kabul edilen Dr. Zein E. Obagi ise sözlerine büyük dedelerinin Adana’da yaşadıklarını söyleyerek başladı. Türkiye ile bir gönül bağının olduğunu belirten Dr. Obagi şunları söyledi: “Biz tıbbi tedaviler veriyoruz. Amacımız Türkiye üzerinden komşu ülkelere de ulaşmak.”
Julia Roberts ve Ricky Martin olmak üzere Hollywood ünlülerine hizmet veren Dr. Obagi, aynı zamanda plastik cerrah ve dermatologlara eğitim veren bir uzman olarak tanınıyor.
Elektrikte beklenen özelleştirme başladı
AA
Enerji sektöründe uzun süredir beklenen özelleştirmelere, 4 dağıtım bölgesinin satışa çıkarılması ile düğmeye basıldı. Elektrik dağıtımda, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. (Başkent EDAŞ), Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ), Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. ile Aras Elektrik Dağıtım A.Ş. için ihale süreci başladı. Haziran ve Temmuz aylarında son tekliflerin alınacağı dağıtım bölgelerinde ihale sürecinin, yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Blok satış yöntemiyle gerçekleştirilecek ihalelerde, hisseleri satışa konu şirketler için teklifler ayrı ayrı verilecek.
Yatırım yapma şartı ve kayıp kaçak oranını düşürme taahhüdü istenen ihalelerde, 2 milyar doların üzerinde gelir bekleniyor.
Lüks mobilyacı Frau F1 pilotuyla Etiler’de
Eylem Türk
İtalyan Poltrona Frau, Türk firması BMS ile distribütörlük anlaşması yaptı. Şirket üç yeni markasının tanıtımını Etiler’deki mağazada F1 pilotu Felipe Massa’yla yapacak
Beyaz Saray ve Avrupa Parlamentosu’nun mobilyacısı olarak tanınan İtalyan mobilya firması Poltrona Frau, Türkiye’de hedef büyüttü.
Türkiye’de BMS ortaklığıyla faaliyet gösteren Poltrona Frau’nun cirosunun, geçen yıl 4 milyon euro olduğunu söyleyen BMS Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Neslihan Işık, bu yıl ciroyu ikiye katlamayı hedeflediklerini belirtti.
Poltrona Frau’nun daha önce, BMS’nin de aralarında olduğu birkaç firma tarafından satıldığını ifade eden Işık, distribütörlük anlaşmasıyla Türkiye’de tek satış noktası haline geldiklerini, merkez İstanbul olmak üzere İzmir ve Antalya’da bayileri olduğunu söyledi.
Firmanın bünyesine üç markayı kattığını belirten Işık, “Geleneksel el işçiliğiyle deri mobilya üreten Poltrona Frau, kökleri 19’uncu yüzyılın başlarına dayanan Alias, Gufram ve Thonet adlı markalarını bünyesine kattı. Bu markaların tanıtımını 8 Mayıs’ta düzenleyeceğimiz toplantıda F1 pilotu Felipe Massa ile gerçekleştireceğiz” dedi.
Dekorasyon hizmeti veriyor
Poltrona Frau’nun konser salonu, müze gibi yerleredekorasyon hizmeti de verdiğini kaydeden Işık, “Türkiye’de de bu hizmeti vereceklerini söyledi. İstanbul’da bir konser salonuyla ve bir butik otelle dekorasyon faaliyetine başlayacaklarını anlatan Işık, bu yöndeki hizmetlerini artıracaklarını kaydetti.
Ferrari’ye deri kaplama
Işık şöyle devam etti: “Poltrona Frau ev ve ofis çözümlerinin yanı sıra Ferrari, Maserati, Rolls Royce, BMW ve Mini Cooper, Lancia gibi üst sınıf otomobillerin iç deri kaplamalarını da üretiyor. Helikopterlerin iç deri kaplamaları ile Alitalia, Japon ve Singapur Havayolları’nın da iç mekan tasarımlarını gerçekleştiriyor.
Ayrıca Cantieri Riva, Azimut ve Ferretti’yi içeren seçkin teknelere iç mekân tasarım hizmeti veriyor.”
Ofis mobilyasıyla işe başladılar
ABD’de Art Center College of Design’da endüstri ürünleri tasarımı eğitimi alan Neslihan Işık, Herman Miller için mobilya tasarlamış. Türkiye’ye dönerek 2005’te aile şirketinde çalışan Işık, BMS’nin 1989’da kurulduğunu söyledi.
BMS’nin öyküsünün Olivetti Ofis Mobilyaları ithalatıyla başladığını belirten Işık şöyle devam etti:
“B&B Italia Ofis Mobilyaları ithalatıyla yolumuza devam ettik. 1995’te Herman Miller’in genel distribütörlüğünü aldık. Zaman içinde Tecno, Fantoni ve Lapalma gibi İtalya’nın ünlü ofis mobilya firmalarını da bünyemize kattık.”
FDF’nin düşürüleceği Merkez’le konuşuldu
Ahu Özyurt
Faiz dışı fazla (FDF) oranının 3.5’e çekilmesini ‘kısmen gevşeme’ olarak değerlendiren IMF Temsilcisi, Merkez Bankası’nın enflasyonist gelişmeler nedeniyle hemen faiz artırmasının etkili olmayacağı tahmininde bulundu
IMF Türkiye masası şefi Lorenzo Giorgianni, yüzde 3.5’e indirilen faiz dışı fazla (FDF) hedefini hükümetle ve Merkez Bankası’yla da görüşerek kararlaştırdıklarını söyledi. Giorgianni, indirimi ‘kısmen gevşetme’ olarak yorumladı.
Türkiye’nin IMF ile yürüttüğü 7’nci istikrar programının sonuna gelinmesi nedeniyle Milliyet’e konuşan Giorgianni, yüzde 3.5’e indirilen FDF hedefini hükümetle de Merkez Bankası’yla da (MB) görüşerek kararlaştırdıklarını söyledi. Lorenzo Giorgianni, “Hükümetin yaptığı aslında, milli geliri revize ettikten sonra FDF rakamını da ona göre kısmen gevşetmek oldu.
Sonuçta hedef rakam geçen yılkinden farklı olmayacak. Hükümet talepteki azalmayı ve büyümedeki zayıflamayı da hesaba katarak enflasyonla nasıl mücadele edeceğini değerlendirdi. Sonuçta ortaya çıkan rakamı büyümeyi artıracak tedbirlerde kullanmayı önerdiler. Altyapı yatırımları ve istihdam vergileri gibi bizim de desteklediğimiz tedbirler gündeme getirdiler. Buna gevşeme yerine az sıkılaştırma diyebiliriz” dedi.
Hemen artıma etkili olmaz
Maliye’nin sıkı mali disiplini hafifletmesi halinde MB’nin para politikasıyla enflasyon mücadelesini desteklemesi gerektiğini belirten Giorgianni, yerel seçim öncesi hükümetin mali disiplini elden bırakacağı endişelerini de değerlendirdi. Giorgianni, açıklanan orta vadeli tedbirlerin hükümetin bu yeni kaynağı nasıl kullanacağı konusunda bağlayıcılık taşıdığını, analistler ve yatırımcıların da hükümetin plana ne kadar sadık kalacağını izleyeceğini söyledi.
Artan gıda ve enerji fiyatlarının MB’nin enflasyon hedeflemesini çok zorlaştırdığını söyleyen Giorgianni, “Yatırım ortamı çok daraldı ve kurdaki değer kaybı ile birleşince bu manzara kusursuz bir fırtınaya dönüyor. Gerçi MB son raporunda bu durumu çok sağlıklı yorumladı ve hedefi yükseltti, bazı şok faktörlerinin kolay kolay geçmeyeceğini kabul etti.
Bununla mücadele için hemen faiz artırmanın etkisi olmaz. Banka, piyasa içinde rakamların yerine oturmasını bekleyecek. Yüzde 4’lük hedefe ulaşmak zaman alacak ama bu arada para politikasını sıkılaştıracak ve gerektiğinde faiz artırabilecek” diye konuştu.
‘Benden kolay kurtulamazsınız’
Programın bitince Türkiye’ye seyahatlerini özleyip özlemeyeceğini sorduğumuz Giorgianni, “Benim Türkiye ile bağlarım kopmadı, benden kolay kurtulamazsınız” dedi. Giorgianni, “Hükümet davet ettikçe gelmeyi isterim. Çok arkadaşım var, yemeklerine ve Türk sahillerine bayılıyorum. Ben Güney İtalya’danım, Türkiye’ye gelince annemin yemeklerini hatırlıyorum” diye konuştu.
IMF çıpası gerekmeyebilir
Program sonrası süreç için hükümetin henüz IMF ile herhangi bir temasının olmadığını belirten Lorenzo Giorgianni, “Mali disiplin devam ederse, MB’nin para politikaları mikro reformlarla desteklenirse IMF çıpasına gerek de kalmadan Türkiye iyi bir büyüme yakalayabilir. Biz olmadan da yola devam edebilirsiniz” dedi.
Enflasyon tsunamisi
Kemal Derviş’in gelişmekte olan ülkelerin enflasyon tsunamisi ile karşılaşabileceği uyarısını da yorumlayan Giorgianni, “Turkiye gibi gelişmekte olan ülkeler sert bir rüzgara doğru yol alıyor. Yatırım ortamı sıkışıyor, enflasyon şokları var, iç politikada belirsizlikler var. Doğal olarak büyüme yavaşlayacak, enflasyon artacak, cari açık tahminen artacaktır. Ama doğru politikalarla bu fırtınalar aşılabilir hatta büyüme daha sağlam hale gelir” diye konuştu
Dava siyasi risktir
“AKP hakkında açılan dava politik belirsizliği artırdı. Buna karşı alınacak tedbir yatırımcı güvenini artırmaktır” diyen Giorgianni bu tedbirleri de mali disiplinden şaşmamak ve yapısal reformları sürdürmek olarak sıraladı.
Bu evlere yakıt faturası gelmiyor
Fehim Genç
Alman BASF şirketi, ısınma maliyeti sıfır olan ev modeli tasarladı. 8 bin lojmanını yeni sisteme dönüştürmeye başlayan şirket, Türkiye’de de danışmanlık yapabileceğini açıkladı
Dünyanın en büyük kimya şirketi BASF, ısıtma maliyetini sıfıra indiren yeni bir ev modeli geliştirdiğini açıkladı. BASF’ın yapı şirketi olan Luwoge’nin genel müdürü Matthias Hensel, yeni model evin duvarları ve çatısının neopor adlı yalıtım malzemesiyle kaplandığını, evin radyatör özelliğine sahip camlar ve klimayla ısıtıldığını söyledi.
Havalandırma sistemiyle dışarı atılan kirli havadaki ısının, temiz havanın ısıtılmasında kullanıldığını belirten Hensel, bu şekilde yüzde 85 oranında tasarruf sağlandığını söyledi. Sistemin çalışması için gereken enerjinin yazın güneş panellerinden kışın ise şehir şebekesinden karşılandığını belirten Hensel, şu bilgileri verdi:
“Almanya’daki yasalara göre evlerde elektrik üreten cihazlar, ihtiyaç fazlası elektriği şehir şebekesine veriyor. Sayaçlar şebekeden alınan ve şebekeye verilen elektriği iki yönlü ölçüyor. Bizim inşa ettiğimiz evlerde ısı tasarrufu maksimum düzeyde olduğu için sistem şebekeden çektiği elektrikten daha fazlasını şebekeye veriyor. Dolayısıyla bu evlerde oturanlar ısınma ve sıcak su için fatura ödemiyor.”
Eski evlere de uygulanıyor
Sıfır enerjiyle ısıtılan ev modelini, öncelikli olarak BASF’a ait 8 bin lojmana uygulamaya başladıklarını kaydeden Hensel, şunları söyledi:
“Avrupa’nın 9 ülkesinde 25 farklı projede enerji verimliliği konusunda danışmanlık yapıyoruz. Projelerden en büyüğü Fransa’nın Lille kentinde yürütülen 40 bin konutluk bir proje. Avrupa’nın diğer ülkeleri ve Türkiye’ye de danışmanlık vermeye hazırız.”
Luwoge tarafından geliştirilen sıfır enerji maliyetli evlerin metrekaresinin 1750 euro’ya malolduğunu belirten Hensel, bu maliyetin yüzde 70’inin işçilik bedeli olduğunu söyledi. Sistemin eski evlere de uygulandığını kaydeden Hensel, şöyle konuştu:
“Bu sistemi eski evlere de uyguluyoruz. Almanya’da eski evler metrekare başına yılda 20 litre benzine eşdeğer enerji maliyetiyle ısıtılıyor. Hükümet, ısıtma maliyetini 7 litreyle sınırladı. Biz daha iyisini nasıl yaparız diye yola çıktık ve metrekare başına 5, 3 ve 1 litre benzine eşdeğer enerji tüketen ev modelleri de geliştirdik. Eski evlerin düşük enerji tüketen şekilde yenilenmesi ise metrekare başına 1200 euro’ya maloluyor.”
10 kilometrekarelik alanda 200 fabrikadan oluşuyor
BASF fabrikası Ren nehri kıyısında toplam 10 kilometrekare alan üzerinde faaliyet gösteriyor. Fabrika kendi içinde 200 ayrı fabrikadan oluşuyor. Fabrikada 33 bin kişi çalışıyor. Çalışanların 5 bini Ar-Ge bölümünde görev yapıyor.
BASF’nin portföyünde kimyasallar, petrol ve gaz, tarımsal ürünler, gıda ürünleri, plastik ürünler ile performans artırıcı ürünler yer alıyor. 2007 yılında 58 milyar euro ciro yapan şirketin tüm dünyadaki çalışanlarının sayısı 95 bin kişi. Şirket hisseleri Frankfurt, Londra, New York ve Zürih borsalarında işlem görüyor.
Pınar, ‘çocuk sütü’ üretti
EKONOMİ SERVİSİ
Vitamin ve mineral destekli ‘Pınar Çocuk Sütü’nü üreten Pınar Süt, bu yıl 10 milyon euro yatırım yapacak. Firmanın et, peynir ve dondurulmuş ürün alanındaki yeni çeşitleri yolda
1-9 yaş arasındaki çocuklara özel vitamin ve mineral destekli çocuk sütü üreten Pınar Süt, bu grupta yıl sonuna kadar 2 bin ton üretim ve 4 milyon YTL ciro hedefliyor. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, yüzde 26 payla pastorize süt pazarında lider olduklarını, pazarlama hariç 10 milyon euro yatırım yapacaklarını söyledi. Kalpaklıoğlu, “Bu yatırım daha çok kapasite artırımına yönelik olacak. Pazarlama amaçlı 31 milyon YTL yatırım yapamayı hedefliyoruz” dedi.
Gıda grubunun geçen yıl 1 milyar YTL ciro yaptığını işaret eden Kalpaklıoğlu, “Satışta yüzde 25, ihracatta yüzde 20 büyüme hedefliyoruz. Arap ülkelerinde bilinirliğimiz yüksek Mısır ile Suriye’de de büyüme kaydedeceğiz. Ayrıca sütün yanı sıra peynir, et ve dondurulmuş ürün çeşitlerimizi hem artıracağız hem de ambalaj değişimine gideceğiz” diye konuştu.
7.5 milyar litre süt
Kuruluduğu günden bu yana 33 yıllık süreçte 7.5 milyar litre süt sattıklarını ifade eden Kalpaklıoğlu, “Hesapladığımızda Türkiye’de herkesin 110 litre Pınar süt içtiğini söyleyebiliriz” dedi. Türkiye’de yıllık 11 milyon ton süt üretimi olduğuna değinen Kalpaklıoğlu, sütlerin yüzde 40’ının pazara ulaşmadığını, yüzde 35’nin sokakta satıldığını, sadece yüzde 25’lik bir oranın sanayide kullanıldığını belirtti.
Yem fiyatlarındaki artışın kalıcı olacağına dikkat çeken Kalpaklıoğlu, yılın ilk 4 ayında gıda tüketiminin düştüğünü söyledi. Maliyet artışlarının fiyata yansıtılması davranışının 4-5 yıl öncesinde terk edilediğini vurgulayan Kalpaklıoğlu, “Bu çok gerilerde kaldı” dedi.
9.5 litre süt içiyoruz
Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Azmi Gümüşlüoğlu da 1-9 yaş aralığındaki
çocukların 11.2 milyon ile toplam nüfus içinde yüzde 60 pay aldığına değindi. Gümüşlüoğlu, şunları söyledi:
“Yıllık kişi başına süt tüketimi İspanya’da 103, İsveç’te 102 litre. Yunanistan’da 34 litre olan bu rakam Türkiye’de ise 23 litre civarında. Ancak açık süt satışlarıda olduğu için kesin bir rakam söylemek güç. Paketli sütü baz aldığımızda ortaya çıkan
rakam 9.5 litre.”